CHP’de 7 aday adayı için ön seçim kararı alındı.
Bu karar genel merkezin her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdığının net fotoğrafı oldu.
Yani yöntemi bulur, kuralı ilan eder onu tam uygularsın örgüt ve aday adayları da şehirde birbirine düşmez.
Yani iki ileri bir geri.
CHP’de geçen seçimden bu seçime değişen tek şey isimler.
Çok garip.
Geçenlerde bir yazı kaleme almıştık.
Orada da dedik ki, rakibini karalayan kendini karalar.
Tabanın da halkın da kalbine, aklına girmenin yolu belli.
Herkesi isim isim yazmaya gerek yok.
Şenol Şanal bile tepeden inme aday olduğunu unutup sallamış.
Çünkü o gün öyle yapması gerekiyordu.
Anket veya ön seçim isteyemezdi.
Bugün Şanal’a oy veren CHP’lilerden bazıları bile; “İyi ki Şenol Şanal olmamış yoksa eksik – fazla da olsa şehirde bunca iş olmazdı” diyebiliyor.
Bu sözü iyi anlamak lazım!
Sonra Selim Alan şöyle, Selim Alan böyle.
İnsanlar politik anlamda ne kadar kutuplaşsa da hizmete, eksik de olsa emeğe değer veriyor.
Kim olursanız olun.
Kavga ederek barışamazsınız.
Şanal, nasıl aday olduğunu çabuk unutup kampanyasını kavgalarla geçirdi.
Kavga ederek gitmeseydi, belediye çalışanlarına parmak sallamasaydı tüm tartışmalara rağmen seçimi bile alıyordu.
Allah CHP’lilere gerçekten kolaylık ve sabır versin.
İşleri gerçekten zor.
Ancak Özgür Özel’i de kutlamak lazım süreci çorbaya çevirdiği için!
Şanal bir örnek.
Her şeyi rahatlıkla tartışabileceğimiz birisi. 
Kendisine sağlık diliyoruz.

Tıskaoğlu!
Geçenlerde Nejdet Tıskaoğlu üzerine bir yazı yazdım.
Sonrası için merak edenler oluyor.
Yazayım.
Tepkiler hala geliyor.
Akrabaları arıyor.
Eski kankaları arıyor.
Arkadaşları arıyor.
Nejdet Bey’in bu yazı sonrası gardı düştü, ‘küstüm oynamıyorum’ havalarında.
Bence de Afrika’ya gitsin altı ay dinlensin.
Ankara’da makam bekleyeceğine bir fabrika daha yapsın insanlara ekmek verebilmenin huzuru ona yeter fazlasıyla.
Şehre umut olsun diye sahip çıktığımız bir ismin kendisini düşürdüğü durumların özetiydi bu aslında.
Yüzleştiğimde daha fazlasını yüzüne söyleyeceğim.
Biz burada kolay kolay şahısları yazmayız.
Yazarsak da ima etmeden dosdoğru yazarız.
İyi niyet ve samimiyetimizin değerini yeterince anlayamamış.
En başta Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık ile yaşadığı ZONDEF yardım tartışmaları döneminde uyarmıştık.
Pek çok defa bu tarzının kendisini uçuruma götüreceğini söyledik.
Ancak sadece hoşuna gidenleri duymak istedi!
Duydu!
Bu şehrin Valilerini, bürokratlarını, STK’larını reklam malzemesi olarak kullanmasına gerek yoktu.
Bundan sonra kimlerle nerede fotoğraf çektirecek bakalım!
Umarım bu yazılardan ders çıkarıp insanlara iş- ekmek verebilmenin, gençlere örnek olmanın huzuru ile mutlu mesut yaşar.

Her evde bir dram var!
Burada hep rutin meseleler ve sorunlar üzerine konuşuyoruz değil mi?
İnsanlar evlerinde neler yaşıyor acaba?
Bu hayat pahalılığı, sürekli zamlar, ekonominin insanları getirdiği uçurumlar, yaşanan cinnet ve diğer suçlar.
Biz zannediyoruz ki hayat Gazipaşa’da ibaret!
Genç yaşta insanlarımızın yaşadığı bunalım, intihar ve daha fazla suçları gördükçe siyasetçilerimizin mutluluk ve zafer pozlarını yayınlamak küfür gibi geliyor!
“Nasıl olsa değiştiremeyeceğiz” diyerek uyduğumuz düzen içinde koyun sürüsüne dahil oluyoruz.
Hele gençlerimizin durumu.
Analar, babalar, dedelerin yüzlerinden düşen bin parça.
İnsanlarımız mutlu olmayı, keyif almayı, arada da olsa gülebilmeyi niye unuttuk bu kadar?
Her evde bir hikaye.
Her evde birkaç dram var.
Bazen çaresiz annelerin - babaların dramına tanık oldukça şehirlerden uzaklaşmak, her şeyden habersiz yaşamak istiyor insan!