Yaşlandık mı ne?

Yıllar önce “Gençler umutlarıyla, yaşlılar hatıralarıyla yaşar.” diye bir Fransız atasözü okumuştum.

Ancak üstünkörü okuyup geçmiş, pek umurumda olmamıştı.

Bu sözün doğruluğunu şimdi, yani yaş ilerledikçe daha iyi anlıyorum

Ne zaman Zonguldak için bi’şeyler karalamak için klavyenin başına geçsem hatıralar baskı kurar belleğimde.

Bu durumda hatıralarıma itaat etmek mecbur olunca geriye düne dair olanları paylaşmak kalır.

Bugün de onlardan biri ve konumuz Çatalağzı.

Taş kömürüyle ünlü karaelmas diyarı Zonguldak’ta dağların arasına saklanmış, denize birkaç kulaç ötedeki nevi şahsına münhasır bir Anadolu kasabasıdır Çatalağzı…

Demiryolu hattına kavuştuğu 1936 yılından itibaren hızla bir gelişme kaydederek, inşa edilen demiryolu bina ve tesisleriyle modern bir görünüm kazanmaya başlar.

Taş kömürü ve demiryolunun hayat verdiği bu kasabanın önemi 1948 yılında kurulan termik Santral ile daha da artar.

Demiryolcuların 1942 yılında kurdukları, bağrından ünlü futbolcuları çıkaran Çatalağzı Demirspor Kulübü sporun gelişimi ve yörenin tanıtılmasında lokomotif görevi üstlenir.

Usain Bolt’u aratmayan madenciler!

Çatalağzı ile benim bizzat tanışmam, havasını teneffüs etmeye başladığım yıllar ise 80’lerin ikinci yarısında gerçekleşti.

Sayıları azalsa bile kara çehreli buharlı lokomotifler hizmetleri için rayları aşındırmaya devam ediyordu.

Dizel lokomotiflerin çektiği yolcu trenlerinin bir bölümünün seferleri maden işçilerinin vardiyalarına göre ayarlanmıştı ki bunlara halk arasında “banliyö” deniyordu.

Banliyö trenlerinin seferlerinin ekseriyeti Zonguldak-Çaycuma arasında, diğerleri ise Gökçebey, yahut Yenice-Balıkısık’a kadar uzanırdı.

Gelik ocaklarında çalışıp evlerine trenlerle gidip gelen madenciler, trende hep aynı vagona binerler ve iner inmez servis otobüslerine koşarlardı.

Bununda sebebi, işe giderken Çatalağzı’nda trenden indiklerinde kendilerini bekleyen servis otobüsünde koltuğa oturabilme hesabıydı.

Özellikle 08-16 vardiyası için sabah Çatalağzı’nda trenden inen madencilerin 100 metre olimpiyat şampiyonu Usain Bolt’u aratmayan deparları görülmeye değerdi.

Banliyö trenlerinin geliş ve gidiş saatlerinde Çatalağzı çok canlıydı.

Kahvehaneler, bakkallar ve lokantalar sabahın ilk ışıklarıyla açılır, halk arasında “Sıfır kırk” (00.40) diye anılan banliyönün geçtiği gece yarısına kadar açık kalırdı.

İstasyonun yakınındaki büfe ve bakkallarda ekmek ve helva ihtiva eden madenci azıkları hazırlanırdı.

Vardiyadan çıkan işçiler, tren saatine kadar sayıları hayli fazla olan kahvehanelerde vakit geçirirdi.

Geçen zaman içinde ocaklarda çalışan işçi sayısı azaldı.

Kalan işçiler de trene binmeden köylerine kadar otobüslerle gitmeye başladılar.

Haliyle bu durum Çatalağzı’nı her yönden etkiledi.

İşte böyle…

Bu yazımızda, kömürü ve elektrik santraliyle ülkemizi aydınlatan, iş ve aş sahibi yapan Çatalağzı’mızın nostaljisinden kesitler paylaştım.

Gelecek yazımızda da Çatalağzı efsanesi Demirspor’a değineceğiz.