Bazen izahı zor zamanlar yaşıyoruz.
Herkes haklı.
Hepimiz haklıyız.
Siyasi sorumlular mükemmel çalışıyor.
Kamu idarecileri harika.
Ama herkesin - hepimizin bu kadar mükemmel olduğu bir kentte nasıl oluyor da bir işin iki ucunu bir araya getiremiyoruz.
Veya neden çoğu şeyin iki ucu da şeyli değnek oluyor.
Çok özür dileyerek ve samimiyetle yazıyorum bunları.
Konu çok.
Sorun çok
Bunlardan biri de kömür – istihdam – üretim sürecinde yaşananlar.
*
Bir tarafta Amasra faciasının ciğerlerimizi yakan görüntüleri ortadayken diğer yandan ekmeğini – umudunu bu ocaklara bağlamış insanların çaresizliği var önümüzde.
*
Üç maden işçisi kardeşimizle sohbet ettik.
Ücretsiz izne çıkarılmışlar.
Patronları; “Zorlu şartlarda üretsek de alan yok” diyerek kadro azaltmış.
Sonra bir başka kömür işletmecisini aradım.
Onun da 45 çalışanı kalmış.
TTK’nın yüksek rödevans bedellerinden bahsediyor.
“Yeni zamlarla birlikte yılbaşından itibaren 30 çalışanı çıkarmak zorundayım” diyor.
*
Kömürler sınıf sınıf.
Çok para eden var kaloriye göre değişen var.
Aylardır yazdığım şeylerin hepsi önümüze geliyor.
*
Bir - TTK’nın acımasız yüksek rödevans bedelleri.
*
İki - Hükümetin enflasyonla mücadele kapsamında enerji maliyetlerini düşürmek isterken ithal kömüre teşvik vermesi ile birlikte termik santrallerin (Eren Enerji) yerli kömür almaktan vazgeçmesi.
*
Üç - Yükselen kömür fiyatları ile kömürcülerin altın çağını yaşadığını zannederken işçi ve diğer tüm maliyetlerin iki katına çıkmasının yarattığı tablo.
*
Dört- Bölgemizin güzide sanayi kuruluşlarının (ERDEMİR – KARDEMİR VE EREN ENERJİ) yerli kömür almamakta ısrar etmesi.
*
Bunlar sürekli yazdığımız konular.
Bu yük kaçakçılığı ve vergi usulsüzlüklerini patlatıyor.
Devlet bir yerde çok kazanayım derken diğer taraftan zarar ediyor.
*
Sağıra yatanlar da çözüm refleksi yetersiz olanlar da bizim söz ve yetki sahibi olan bölgemiz siyasetçileri ve kurumları.
Küçük bir şehirdeyiz.
Keşke kömüre mecbur kalmasaydık!
Ama bu kömüre ihtiyaç var ve üretim devam etmek zorundaysa o zaman bu inatlaşma niye?
Bu mağduriyet niye?
*
Üç sanayi kuruluşu bölgemizin kömürlerini almaya devam etse toplam aldıkları kömürün içinde ‘deve’de kulak bile değil ki!
*
Çalışanlarla birlikte, yatırımcıyı ve şehrin esnafını da doğrudan etkileyen bu olayların çözümü neden bu kadar zor.
Çok güçlü siyasetçilerimiz ve sayın valimiz var.
Sayın Cumhurbaşkanı ile doğrudan konuşabilen bir belediye başkanımız ve il başkanımız var.
Madeni bilen, Kilimli’nin çocuğu maden mühendisi 20 yıllık milletvekilimiz var.
Polat abimiz.
O bizim canımız ciğerimiz!
*
Ama bizim aklımızda nedense maden ocakları, TTK ve rödevanslı sahalar için verdiği mücadeleler ile tanıdığımız 22. Dönem Milletvekili Sayın Harun Akın var!
Kendisinden de bir ses yok!
*
Neyse işte!
Bu kadar küçük bir mesele neden çözülemez!
*
Israrla yazıyoruz.
Buna bile küsüyorlar.
Ne yapalım yazmayalım mı?
Ne yazalım mesela?
Söyleyin onu yazalım.
*
Bırakalım formalite törenleri, kutlamaları, ziyaretleri.
Bu şehirde söz ve yetki sahibi olanların bir dakika bile goy goy yapacak boş vakti olmamalı!
*
Hiçbir şey yapamıyorsanız Sayın Alaattin Kurnaz’ı alın ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştürün!
Bu işin nasıl çözüldüğünü göreceksiniz.