Merhaba değerli okurlarım, şehrin görüntüsü hızla değişiyor. Daha de değişeceğini söyleyen projeler konuşuluyor. Bugün biraz bunları konuşalım.

Uzunmehmet Camisi ve Uzunmehmet Parkı

Cami nereden bakılırsa bakılsın muhteşem görünüyor. Yapıldı, bitti. Dönüp dönüp bunu tartışmak bir şeyi değiştirmeyecek. Kimse de diyemez, biz başkan olunca yıkacağız. Zonguldak güzel bir simge ve güzel bir park kazandı.

Çiçekler henüz renklenmemiş, çimler oturmamış zaman bunların üstesinden gelir, güzel olacağını düşünüyorum.

Cami avlusundaki çardakların üstü kapalı, cemaatin bir arada bulunup hem güneşten hem de yağmurdan korunması için kullanışlı. Ama parkta bulunan çardakların üstü açık. Daha doğrusu parmaklıklı çatılar yapılmış. Ne gölge eder ne yağmurdan korur.

O kadar para harcandı, keşke üstleri kapalı olsaydı da sığınacak bir alan yaratılsaydı bence daha iyi olurdu.

Çöp kutularının sıklığı güzel ayarlanmış diyebilirim, pikniğini yapan; çöp üreten insanlar çok bakınmadan bulabilir. Biraz da bilinçle parkı koruyabiliriz. Ancak bazı çöp kutuları daha büyük boyda olabilirdi. Koca koca çöp konteyneri koyulmalı demiyorum. Aynı görünüşte ve boyda ama enine daha uzun çöp kutuları… Çünkü büyük çöpleri kutuya atamayınca yayına bırakacaklar.

Uzunmehmet Camisi ve Parkı bitti. Bu değişikliklerin yapılması bile uzunca zaman alır ama belki birgün…

Büfe

Ayrıca bir eksik daha etrafta büfe yok. Vatandaş çıktı geldi, ne çay var ne kahve. Bunun düşünüldüğünü umuyorum. Daha doğrusu yapılacağını düşünüyorum, ciddi bir gelir kaynağı da olabilir ancak böyle bir alanda bu büyük bir eksiklik.

Bu konuda büyükşehir belediyelerinin yaptığı ve uzun saatler açık olan büfeler örnek alınabilir. Kaymağını başkasına verip gençlerin düşük ücretlerle hatta sigortasız çalıştırılmaması için belediye şirketleri üzerinden bu büfeler yapılabilir. Hatta çok daha güzel olur. Maliyet hesabını ilgili kadrolar yapar ancak belediyenin karı ve vatandaşa sunulacak hizmetin kalitesi yüksek olur diye düşünüyorum.

Gelelim bitmemiş olana.

İnönü Parkı

Politize olmuş bir park var. Saysızılık iddiası var. Bu çok yazıldı, çok konuşuldu. Yapıldı, keşke birkaç metre geriye yapılsaydı da sorun oluşmasaydı. Çünkü öyle bir alana ihtiyaç var, gençler kaymakla ilgileniyor. Sabit proje, üstünde değişiklik yapılamaması… Dediğim gibi, bunu daha fazla konuşmaya gerek yok.

Henüz bitmemişken nasıl daha güzel yapılabilir? Bank sisteminde değişiklik olmalı. Ayrı ayrı ve sırt yaslama imkanı sağlayan banklar ağaçların gölgesine göre planlanıp konulmalı. Nihayetinde gençler orada oturmayacak, otursa da bir “çocuk parkı” olmayacak.
Halk arasında emekliler parkı denir. Bu değiştirilmek isteniyorsa mesele başka.

Ama ihtiyaca cevap olunmak isteniyorsa, bırakın insanlar rahatça yayılsın sırtını yaslasın. Bunu karşılayacak şekilde bank koyulsun. İsteyen yaslansın oynayan torununu izlesin, isteyen yaslansın keyfini yapsın.

Yapılan işin güzel görünmesi önemli elbet ama öncelik insansa, bırakın insanlar rahat etsin.

Yapılan Yapıldı Üstüne Birlikte Koyalım

Herkes bir şeyleri eleştirir. Kimisi eleştirilerden kendine pay çıkarır, kimisi de duymazdan gelir. Suyun akışını değiştirebilecek gücü olan sudan faydalanandan daha mı büyüktür?

Sudan faydalananlar olmazsa, bu gücün önemi olur mu?

Zonguldak şantiyeye döndü, biraz(!) fazla yavaş olsa da tamamlanıyor.

Eleştiriler de var. “Böyle mi yapılır?” “Buna ne gerek vardı?” … sorular, eleştiriler uzar gider. Sokakta gördüğümü, duyduğumu yazıyorum. İnsanlar bu eksikleri görüyor. Siz insanları görüyor musunuz?

Boş eleştiri başka bir şey. Eleştirmek için eleştiri yapılmamalı, beraber yaşıyoruz ve yaşayacağız. Daha güzel nasıl yapabiliriz, bunu konuşmalıyız.

Mesele insansa nasıl daha kişiye dokunabilirim, nasıl toplumun daha çoğunu memnun edebilirim, diye düşünmek gerekir.

Arkadaş Z. Özger ile bitireyim.

“kara yeller ak yerleri dövende

sevdanı yüreğine kuşat

al sesimi vur kanının gümbürtüsüne

zamanıdır dağları delmenin, Ferhat”

Mesele Zonguldaklıysa, Zonguldak sokaklarını dinleyin!.. Dinlerseniz, Arkadaş’ın da dediği gibi “zamanıdır dağları delmenin…”