Sevgili okurlarım, gün geçmiyor ki kadınların ve çocukların şiddete uğradığına dair bir haber olmasın. Fiziksel boyuttan duygusal boyuta, şiddet gerçekte hiç de küçümsenmeyecek boyutlarda maalesef. Çoğu kişi bu durumu söyleyemiyordur belki de. Özellikle de kariyer sahibi bir insansa bu kişi. İşte dün TÜBİTAK’ta bir kadın doçentin intihar ederek hayatına son vermesi haberi, bu durumun ne kadar vahim boyutlarda olabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Son derece hüzünle okuduğum haber, aslında şunu gösteriyordu: Okumuş, başarılı ve kariyer sahibi bir kadın o denli duygusal acı çekiyor ki; çareyi kendi canına kıymakta bulmuş! Bazen yalnızlaşma ve sorunlar, insanı çaresizliğe sürüklüyor gibi hissettirse de bir insanın hayatı başka bir insan için feda edilemeyecek ve pişmanlığa yer olamayacak kadar değerlidir.
Fiziksel şiddet görülüp ve duyulabilir ve koruma önlemleri hızla alınabilir. Ama duygusal şiddet çoğu zaman ispatlanamaz. Karakollar adli tıptan darp raporu ister. Oysa duygusal şiddet dışarıdan görünen yaralara sebep olmaz ki. Ama insanın iç dünyasında iyileşmesi zor yaralar bırakabilir. Duygusal şiddeti belki de kadınlara uygulanan şiddet olarak sınırlandırmamalıyız.
Kadın, erkek, çocuk, evli veya bekar bir şekilde ilişki ve iletişim içerisinde olan herkes duygusal şiddete maruz kalabilir.
Duygusal şiddet içerisinde ilişkiler yaşayan insanlar çoğunlukla fiziksel olarak zarar görmedikleri için şiddet gördüklerinin ya farkında olmazlar ya da bunu kabul etmezler! Oysaki duygusal şiddet kişilerde ruh sağlığına zarar vermekte, depresyona, güven eksikliğine ve insanların kendilerini sevmemeye başlamalarına sebep olmaktadır. Duygusal şiddet gören kişi çoğunlukla kendisini suçladığı için iyileşme süreci de uzun olabilir. İyileşme süreci için atılması gereken ilk adım, bu ilişkinin farkına varmak ve bir an önce uzaklaşmaktır.
Kadın – erkek ilişkilerinde duygusal şiddetin işaretleri
- Partneriniz sürekli sizi diğer insanların (aileniz, arkadaşlarınız hatta hiç tanımadığınız insanlar dahi olabilir) yanında utandırır.
- Yaptığınız her şeyi eleştirir ve sizi hiçbir şeyi doğru yapamayacağınıza inandırmaya çalışır!
- Size ya da sizin üzerinizden kırıcı, hoş olmayan şakalar yapar. Eğer ciddiye alırsanız fazla alıngan olmakla ya da şakadan anlamamakla suçlanırsınız.
- Yaptığınız her hareketi ve söylediğiniz her sözü kontrol altında tutmaya çalışır.
- Yardımcı olmak yerine sürekli size yaptığınız hataları ve kusurlarınızı hatırlatır.
- Duygularınızı önemsemez, aşırı duygusal olduğunuzu ya da yanlış düşündüğünüzü savunur.
- Bazen O’nunla yalnız kalmaktan rahatsızlık duyarsınız.
- Size sevgi göstermez, yaptığınız herhangi bir şeyi cezalandırmak için sevgisiz ve ilgisiz davranıp ders vermeye çalışır.
- Hayallerinizi ve hedeflerinizi küçümser, aptalca ve anlamsız olduklarını savunur.
- Başkalarının bilmesini istemeyeceğinizi bildiği halde sırlarınızı ve kendinize saklamak istediğiniz özel anlarınızı diğer insanlarla paylaşır.
- Çoğu konuda yetersiz olduğunuzu ve sizin için en iyi olanı kendisinin bildiğine inanır.
- Kendi problemleri ve mutsuzluğu için sizi suçlar.
- Yapılan hatalara gülmeyi bilmez, kendi yaptığı bir hataya başkası gülerse aşırı derecede sinirlenir.
- Tek başınıza bir yere gittiğiniz için ya da arkadaşlarınızla ve ailenizle vakit geçirmek istediğiniz için kendinizi suçlu hissetmenizi sağlar.
- Israrla her zaman kendisinin haklı olduğunu savunur çünkü siz hep haksızsınızdır.
- Sizi O‘nun için yeterli olmadığınıza inandırmaya çalışır. Her zaman sizden daha iyisini bulabileceğini dile getirir ve ilişkiniz için şükretmeniz gerektiğini savunur.
- Yeri geldiğinde tehdit eder fakat bunun adına “tavsiyede bulunmak” der.
- Parasal durumunuzu kontrol altında tutmaya çalışır. Neye ne kadar para harcadığınızı, aldığınız şeye ihtiyacınız olup olmadığını sorgular.
- Telefonla, mesajla nerde, ne yapıyor olduğunuzu sorar hatta kendi gözleri ile görmek için haber vermeden gelir.
- Yanlış anlamalara sebep olur ve sonrasında sizi aşkınızı ispat etmeye zorlar.
Sonuçta, sevgili okurlarım sizler veya çevrenizdeki insanlar, duygusal şiddeti fark ettiğiniz anda zaman geçmeden buna derhal bir son verin. Ve zor da olsa bu yolda sağlam adımlar atın, hatta psikolojik destek alın.
Kendi tecrübelerime göre öğrendiğim ve kulağıma küpe ettiğim iki kuralı asla unutmam:
- Bir şey bir kez olmuşsa, tekrar olma olasılığı yüksektir.
- Bir şeyden şüpheleniyorsanız, yüksek olasılıkla doğrudur.